19 Aralık 2007 Çarşamba

KUTLAMA --- ( KASTAMONU ÖZEL WEB SİTESİ DERGAH ) YÖNETİMİ

--- TÜM İSLAM ALEMİNİN VE TÜM KASTAMONULU HEMŞEHRİLERİMİZİN KURBAN BAYRAMINI KUTLAR HAYIRLARA VESİLE OLMASINI DİLERİZ ....

9 Aralık 2007 Pazar

KASTAMONU YÖRESEL YEMEKLERİ

Kastamonu yiyecek-içecek hususunda zengin bir mutfağa sahiptir. Bu zenginliğin başlıca sebebi; bitki örtüsündeki çeşitli ve tabiata dayalı yetiştirilen hayvan varlığıdır. Yiyecek olarak kullanılan yabani otlar, bitkiler, mantarlar, dağ çileği yanında her türlü sebze ile birçok meyve Kastamonu topraklarında yetişmektedir.Türkiye'nin en güzel ve kaliteli sarımsakları bu İl'de yetişmekte ve ihraç edilmektedir.
Üryani eriğini sadece bu İlde yemek mümkündür. Kastamonu bölgesine ait 812 çeşit yiyecek derlemesi yapılmıştır. Bunlardan 38 çeşit çorba ve 51 çeşit ekmek tarifi görülmektedir. Kastamonu mutfağının ünlü yiyeceği sac üzerinde pişirilen" etli ekmek"tir.Bu etli ekmeği bir bardak yayık ayranı, "ekşi-eşi" yada " pelverde ezmesi" eşliğinde yiyen artık Kastamonu'nun adını unutamaz. İl' de hazırlanan, kışlık yiyecek "tarhana" nın çorbası en besleyici çorbadır. Hazırlanmasında kullanılan un-yoğurt hamuru içindeki çok çeşitli bitki özleri, tadı-lezzetini farklı hale getirmektedir. Ayrıca besin değerini artırmaktadır.Her mevsim yerli halkın ve ziyarete gelenlerin yemekten vazgeçemediği "döner" in kömür ateşinde pişenin tadı doyumsuzdur.Kış mevsiminde, yöreye has olarak yapılan "pastırmalı ekmek" bir başka lezzettedir.Özel olarak hazırlanan çimensiz pastırma ince dilimler halinde doğranıp, soğan piyazı ile karıştırılıp, içine yeteri kadar baharatta karıştırıldıktan sonra, fırınlarda açılan hamur içine kapalı olarak konup, pişirildikten sonra, üzeri zevke göre az veya çok tereyağ ile yağlandıktan sonra afiyetle yenir.Baharın gelmesi ile, kuzuların büyümesi bir diğer yöresel yiyecek olan "biran-kuyu kebabı" nın ortaya çıkması görülür. Kastamonu merkez ve bilhassa Taşköprü İlçesinde pişirilen biran meşhur et yiyeceği'dir.Tatlılar içinde, asırlardır süregelen "çekme helva" gerek elde özel olarak hazırlanışı, gerek ince ince tat telleri ile bölgeye hastır. İl dışına her gidenin mutlaka dostlarına aldıkları makbûl hediye'dir.Kış günlerinin bir diğer yöresel yiyeceği, Kastamonu simitinden yapılan "simit tiridi" dir. Simit tiridini yiyemeyenler, İl dışına giderken dost ve arkadaşlarına mutlaka bir dizin Kastamonu Simiti alıp, getirirler.

KASTAMONU DOĞASI

Ilgarini Mağara
Pınarbaşı ilçemizde bulanan Dünyanın 4. Büyüklükteki mağarası olan Ilgarini Mağarası bulunmaktadır. Denizden 1250 metre yüksekliktedir. Mağaranın oluşumu 3. ve 4. zamanda 160-220 milyon yılda oluşmuştur. Ilgarini mağarası 858 metre uzunluğu ile dünyanın dördüncü büyük mağarasıdır. Mağaranın derinliği 250 metre dir. Mağara içerisindeki mevcut sarkıt ve dikitler bir milyon yıllıktır.Mağranın içerisinde kalıntı ve buluntulardan mağaranın hem yerleşim alanı, hemde dini mekan olarak kullanıldığını, yapı tekniği, malzeme özelliği ve yapı şekilleriyle genç Roma ve erken Bizans devrine ait olduğu söylenebilir. Mağara içine girildiğinde hemen giriş bölümündeki yapı kalıntılarından bu kısmın iskan yeri olarak kullanıldığı mağaranın girişten itibaren iki kola ayrıldığı görülmekte bir bölünde sarkıt ve dikitler bulunmaktadır.Diğer bölümde ise eğilimi %30 bir yoldan zigzag çizilerek kenarları kuru taş duvarlarla üçgen şeklinde örülmüş istinad duvarları ile çevrili 1 metre genişliğindeki 33 kavisten oluşan yolla yaklaşık 100 metre gidilerek ikinci bir düzlük alana inilmektedir.Bu düzlüğün sonunda istikametleri doğu-batı doğrultusunda uzanan kaya içinde iki katlı olarak oyulmuş ve içerleri sıvanmış, mağara zemininden sonra çatma dam şeklinde ardıç ağaçlarından yapılmış kat ile içindeki ardıç ağacından yapılmış lahitler bulunmaktadır. Ancak lahitler açılarak dağıtılmış ve etrafta iskelet parçaları görülmektedir. Yine bu alanda mezarların önündeki düz alanda yonca planlı bir klise şapeli bulunmaktadır. Doğu girişi yıkılmıştır. Duvarları 2,5 metre yüksekliğinde olup çamur harçla örülmüştür. Mağaranın normal olarak gidilebilen uzunluğu yaklaşık 250 metre 'dir. Mağara bu özellikleriyle yoğun ziyaretçi akınına uğramaktadır.
Pınarbaşı Varla Kanyonu
Pınarbaşı İlçesi Muratbaşı Köyü sınırları içerisinde bulunmaktadır. Kanyonun ilçeye uzaklığı 26km'dir. Muratbaşı Valla Mahallesine kadar stabilize yoldur. Kanyona kadar olan 1.5Km'lik kısmı ise orman içi patika yoldur.Pınarbaşı ilçesine bağlı Muratbaşı köyündeki Valla Kanyonu Devrekani Çayı ile Kanlıçay'ın birleştiği bölgeden başlamakta olup, Cide ilçesi istikametinde 12 km uzunluğunda yan duvar kayaların yüksekliği yer yer 800-1300 metreye ulaşan ve girişi son derece zor olan ve Muratbaşı Köyü Valla Mahallesinin altından orman içi 1.5km'lik yolculuktan sonra bu iki çayın birleştiği yerden seyredilebilmektedir.Bu kanyonda sarp kayalıklar ve bu kayalıklarda kartal, akbaba, atmaca, doğan ve diğer tüm yabani av hayvanlarını bünyesinde barındırmaktadır.Valla Kanyonu 1994 yılında İstanbul Teknik Üniversitesinden gelen 4 öğrencinin burada kaybolup, 14 gün sonra Cide ilçesinden çıkmaları ve burasını Vahşi Cennet olarak tanımlamaları ile basında yer alıp, doğa severlerin ziyaret yeri haline gelmiştir. Kanyonun techizatsız geçilmesi mümkün değildir.

Şehriban Kanyonu
İlk kez 1997 senesinin Mayıs ayın Atlas ekibi tarafından geçilebilen Şeriban Kanyonu hala gizemini korumakta, dik yamaçlarının bazı yerlerde biribirine 1 metre yaklaşmaktadır. Atlas ekibi bu zorlu kanyonu geçen ilk ekip ünvanını almışlardır.
Çatak Kanyonu
Çatak Kanyonu; Bir doğa harikası olan Kanyon, ilçe merkezine 6 km. uzaklıkta olup, yerden yüksekliği yaklaşık 1000-1500 metre arasındadır. Uzunluğu ise 7 km. civarındadır.Kanyon, Çatak köprüsünün 1-2 Km aşağısında başlayıp Tüsköy 'e kadar kesintisiz devam etmektedir, burada bir açıklık mevcuttur. Tüsköy 'den kanyon tekrardan başlayıp İnönüne kadar kesintisiz devam etmektedir.İçerisinde tabiattan harika görüntüler saklamaktadır. Geçilmesi çok zor olmamakla birlikte teçhizatsız denenmemelidir.

Horma Kanyonu (Anbar Gölü)
Zarı çayı üzerinde olup, suyun taştaki kireçleri aşındırması ile oluşan derin kazanlar şeklinde çukurlar mevcuttur. Eski dönemlerde yaşayan insanların kayaları oyarak su kanalı açıp, bu kanaldan un su ile çalışan un değirmenine su akıtmaları yine ayrı bir dikkat çekmektedir.

Ilıca Şelalesi
Pınarbaşı Ilıca Köyü sınarları içersinde bulunup, 12 km uzaklıktadır. Ilıca Köyünden itibaren patika yoldan yaya yırım saat sürmektedir. Su yaklaşık 10 metre yüksekten dökülmekte ve bu suyun döküldüğü yerde doğal olarak bir havuz oluşmuştur. Bu şelalenin en önemli özelliği de oluşan bu havuzun etrafının çok sayıda ağaç ve bitki örtüsü ile çevrili olmasıdır.Yine Şelalenin üst kısmından gidildiğinde yıllardır akan su ile kayaların aşınması sonucu kayalarda oluşan çukurluklar ve oymalara ayrı güzellik katmaktadır. Yine aynı köy içerisinde Bizanslılardan kalma bir hamam mevcuttur. Hamam yontma taştan yapılmış kubbe şeklinde 2 metre genişliğinde 3.5metre uzunluğunda 1.80 metre yüksekliğinde'dir.Hamamın yaz ve kış su ısısı 23 C'dir. Yine hamamın yan duvarlarında insanların yıkanmaları için sabunluklar ve oymalar mevcuttur.

Ilgaz Kayak Merkezi
Kastamonu Çankırı arasında yer alan Ilgaz Dağları Kuzeydoğu'dan Güneybatı'ya doğru uzanan ve temelini paleozonik dönem kayalarının oluşturduğu bir dağ sırası. Yapısında bulunan serpantinler, şistler ve volkanik kayaçlarla dikkat çeken Ilgaz Dağları, Orta Anadolu ile Kuzey Anadolu arasında bir köprü oluşturuyor. En yüksek tepesi olan Hacet Tepesi 2587 metre, Küçük Hacet Tepesi ise 2313 metre.Bölgede Karaçami Sarıçam, Göknar ve Kayın ormanlarından oluşan alanın 1088 hektarlık kısmı 1976'da Milli Park ilan edilmiş. Milli Park büyün yıl akışlı akarsuları ile zengin bir bitki örtüsü içeriyor. Ilgaz'dan akan küçük dereler birleşerek Kuzeyde Ilgaz Çayı ve Aras Çayı adını alıyor. Ormanlık alanlarda karaca, geyik, tavşan, yaban domuzu, ayı, tilki gibi pek çok yaban hayvanı içinde önemli bir yaşam oluşturuyor. Kayak sporunu sevenlerin yanısıra Ilgaz Dağı, doğasıyla ziyaretçilerine dört mevsim ayrı güzellikler sunuyor.Giriş yazısına şöyle bir göz atıldığında o güzelim Ilgaz Dağları'nın coğrafi özelliklerini anlatan bu satırlar ne kadar da kuru, yavan ve tatsız kalıyor. Oysa ilkokul sıralarında mırıldanmaya başladığımız o şarkıdaki "yalçın kayalıklı Ilgaz Dağı" göklere yükselen başıyla nasıl da yüce, nasılda alımlıdır gözümüzde. Bazen güzellikler sözcüklere döküldüğünde ifade zorluğu çekilir ya, Ilgaz dağlarını anlatmak içinde uygun kelimeler gerçekten güç. Çünkü, anlatılacak o kadar çok şey var ki en iyisi baştan başlamak...Kar sever misiniz? O bembeyaz aydınlığı, o buz gibi serin ama mis gibi tertemiz havayı kim sevmez. O zaman Ilgaz Dağı doğru adres.


Ilgaz Milli Parkı
Orta Anadolu'dan Kuzey Anadolu'ya geçiş kuşağında yükselen Ilgaz Dağı yöresinin arazi yapısı genellikle serpantiler, şiştler ve volkanik kayaçlardan meydana gelmiştir.Saha değişik karakterlerde vadiler, sırtlar ve doruklardan meydana gelmiştir. Ayrıca üst değerde peyzaj özellikleri sunan jeoformolojik bir yapıya sahiptir.Ilgaz Dağının eteklerinden doruklarına doğru gelişen karaçam, kızılçam, köknar hakim ağaç türlerinden meydana gelen bitki örtüsü, Zengin ormanaltı topluluğu ile desteklenmektedir.Bol ve bütün yıl akışlı akarsuları ile zengin bitki örtüsünün oluşturduğu şartlar karaca, geyik, yaban domuzu, kurt, ayı, tilki gibi, yaban hayatı türlerine uygun yaşama ortamı sağlamaktadır.Ayrıca dünyada nadir bulunan bitki çiçek türlerinden (enbitik) sayılı olanlarını görmek mümkün olabilmektedir. Milli parkın diğer önemli bir kaynağı da kış sporları imkanıdır. Ilgaz Dağının bu doğal ve rekreasyon kaynakları milli parkın ana kaynak değerlerini oluşturmaktadır.

Küre Dağları Milli Parkı
Batı Karadeniz Bölümünde Kastamonu ve Bartın İlleri sınırlarında 37.000 hektarlık bir alanı kapsamaktadır.Küre Dağları Milli Parkı Batı Karadeniz Bölümünün Küre Dağları üzerinde en zengin flora ve faunaya sahip yörelerinden biridir. Bölgenin kullanımına açılmamış bakir yerlerinden biridir. Alanın büyük bölümü Kastamonu İli sınırları içinde kalmaktadır.Milli park çevresinde idare olarak Azdavay, Pınarbaşı, Ulus, Bartın, Kurucaşile, Amasra ve Cide bulunmaktadır. Parkta yaşayan hayvanlar arasında geyik, karaca, ayı, kurt, tilki, çakal, tavşan, yaban domuzu, ötücü kuşlar ve yırtıcı kuşlar ile sürüngenler bulunmaktadır.

Plajlar
Kastamonu deniz turizmi açısından da zengin bir il dir. Bu gaye ile kullanılabilecek bir çok plaj bulunmaktadır.
Cide Gideros Koyu
Kastamonu'nun en güzel koylarından biri olan Gideros koyu; kestane, meşe, kayın, şimşir ve çam ağaçlarından oluşan yemyeşil bir örtüyle çevrilerek, zümrüt yeşili bir gölü andırıyor.Cide ile Kurucaşile burunları arasında burnun ardına saklanmış güzellik. Karayolundan pek farkedilemediği için çoğu zaman es geçilen, keşfedildikten sonrada vazgeçilemeyen birçok efsane ve hikayesi olan bir doğa harikası. Bölgezi ziyarete gelenlerin mutlaka görmeleri gereken eşsiz bir güzellik.
İsmi Cenevizliler'den kalma Gideros Koyu, iki balık lokantası ve birkaç evden oluşuyor. Her açıdan manzarası ve seyri güzel doğa cennetini önceden keşfedenler, Ankara'dan İstanbul'dan balık yemek için gelmeyi adet edinmişler. Virajlar, daralan yollar, rampalar, onların gözünde hiç büyümemiş.Yolu beton, 200 metre meyil ve birkaç virajla kıyıya iniliyor. Araçlar için park yeri var. Küçük plajı ise kumsaldan denize girmeye imkan veriyor. İsteyen tekne tutup, koyun dışına da açılabilir. Hamamı, mağarayı görüp denize girebilir, balık da tutabilir, seyir zevki veren koyda, salata ve balık yiyebilirsiniz.
Cide
Cide ilçesi 11 km. kesintisiz plajı, Gideros, Aydos, Denizkonak, Uğurlu, Çayyaka, Akbayır ve İlyasbey sahilleri ile denize girmeye elverişlidir. Cide İlçesinin Turizm açısından iyi bir potansiyele sahip olduğu açıktır. Gideros koyu, Ilgarini Mağarası, Valla Kanyonu gibi doğa harikalarına sahip, 11 km sahil şeridi ve mavi ile yeşilin dost olduğu özel bir ilçedir. İlçe merkezinde Belediye Plajı, Kadınlar Plajı, Kumluca Yolu Kumsalı, Akbayır Köyü Kumsalı denize girmek için elverişlidir.

Doğanyurt
Doğanyurt'un eşsiz bir doğası olup doğa turizmini sevenler için ideal bir belde. Kumsal ve koyları, hemde bitki örtüsü ile adeta yeşille ve mavi kucaklaşır. Son dönemlerde ortaya çıkarılan mağaralar ve tarihi kalıntılar ise görülmeye değer. Liman İçi Plajı, Kadınlar Plajı Kumsalı denize girmek için elverişli.

İnebolu
İnebolu "Güneşin Denizden doğup, yine Denize battığı" tek İlçedir. Yaz aylarında Güneş'in Denizden doğuşuna tanık olacak, Karadeniz'in masmavi sularında serinleyecek, güzel bir günün ardından Güneşin Denize batışını ve bu sırada oluşan "Yakamoz"ları seyredebilecek, akşam sahil boyunca müzikli çay bahçelerinde eğlenecek yapılabilecek şirin bir İlçedir.Tarihi İnebolu Evleri, Abeş Tepesi ve Geriş Tepesi Arkeolojik Sit Alanlarını gezebilirsiniz. Boyranaltı Plajı, Gemiciler Köyü Plajı denize girmeye oldukça elverişli.

Abana
Kastamonu'ya 70 km. uzaklıktaki Abana'da konaklama için çeşitli seçenekler mevcuttur. Kamp alanlarından ve konaklama tesislerinden yararlananılabilir. Tatil köyü, pansiyon ve otel tipi tesislerde de uygun fiyatlara kalmak mümkündür.Son yılların gözde sporu trekking için çok sayıda parkur bulunmaktadır. Özellikle dağ içindeki yürüyüş alanı çok tercih edilmektedir. Denize girmek için en uygun plaj ilişi tarafında paralı giriş olan çocukların girmesi için çok rahat olan bir plaj.İsterseniz tekneye binip denize açılabilirsiniz.Şemsiye alabilirsiniz sıcaktan yanmamak için. Abana'da denize girmek için en uygun dönem Temmuz ve Ağustos aylarıdır. Temmuz aylarının son haftasında düzenlenen Deniz Şenlikleri 3 gün sürer.Belediye Halk Plajı, Tatil Köyü Plajı - Kumsalı, Hacı Veli Köyü Kumsalı


Çatalzeytin
Çatalzeytin ilçesi Karadeniz sahilinde yeşil ile mavinin kaynaştığı tüm doğa güzelliklerini bünyesinde barındıran bir yerleşim yeridir. Ginolu Arkeolojik ve Tabii Sit Alanı doğal güzellikler sergilemektedir. Ginolu Kumsalı - Plajı Ayrıca İnebolu, Abana, Doğanyurt, Cide, Çatalzeytin İlçelerinin sahillerinde yat turizmi için uygun koylar bulunmaktadır.

KASTAMONU TARİHİ

KASTAMONU MÜZELER

ARKEOLOJİ
MÜZESİ

LİVAPAŞA
MÜZESİ

KENT
TARİHİ

HZ. PİR MÜZESİ
MÜZESİ
3/8/2007 - KASTAMONU TARİHİ



Kastamonu'nun bilinen tarihi, Hitit İmparatorluğu ile başlar.Hititlerden sonra Frigya ve Lidya Krallıklarının egemen olduğu bu topraklar M.Ö.4.yy'da Perslerin eline geçmiştir. M.Ö.4,yy'da Büyük İskender Anadolu Ile birlikte Kastamonu topraklarını da Makedonya'ya katmıştır. İskender'den sonra yöreyi ele geçiren Pontus Krallığı M.Ö.1,yy'da Romalılar tarafından ortadan kaldırılmıştır. Uzun yıllar Roma İmparatorluğu sınırları içinde kalan Kastamonu M.S.395 yılında İmparatorluğun bölünmesiyle bütün Anadolu gibi Bizans İmparatorluğuna katılmıştır.

Prehistorik çağlardan sonra havalinin (Paflagonya'nın) bilinen Sümerlerin en eski bir kolu olan Gaslar (Gaşka Türkleri)'dır. M.Ö.2000-1300 yılları arasında hüküm süren Gaslar (Gaşkalar) devamlı olarak Mısırlılar, Suriyeliler ve Kaldelilerle siyasi, ticari ve kültürel münasebetlerde bulunmuşlar, Hititlerle de bazen savaşmış bazen dost olmuşlardır. Gaslar sert karakterli, cengaver kişiler olarak bilinmektedir.
Bugün Kastamonu ve çevresindeki illeri de içine alan ve Romalılar devrinde adına Paflagonya (Pophlaginia) denilen Gasların kurduğu şehirlerden bir tanesi de „Timonion veya Tumanna“ dır. Bazı yazarlar Kastamonu adının menşei konusunda; bu kelimenin „Gas“ kelimesi Ile „Timoni“ veya „Tumanna“ kelimesinin (Gas ülkesi anlamında) birleşmesinden meydana geldiği görüşünü ileri sürmüşlerdir ki en akla yakın ihtimal budur. Fonotik yönden de bugünkü Kastamonu'ya yaklaşmaktadır.
İkinci bir görüşe göre Romalılar devrinde Taşköprü'nün eyalet merkezi olduğu zamanlar Kastamonu küçük bir kasaba olup, Bizans devrinde ve özellikle Kommenler soyu zamanında gelişmeye başlamıştır. Bu soy zamanında buraya bir kale yapılmış ve Kommenlerin kalesi anlamında “Kastra Kommen” denilmiştir. Bu kelimenin zamanla “Kastamonu” şekline dönüştüğünü ileri sürenler olmuşsa da bunu belirleyen herhangi bir vesika mevcut değildir.
Kastamonu'nun ilk defa Türklerin eline geçmesi Danişmentliler zamanında Ahmet Gazinin Oğlu Gümüş tekin devrinde “1105 yılında” gerçekleşmiştir. 100 yıla yakın bir zaman Danişment idaresinde kalan şehir ve çevresi 15 yıl süre ile tekrar Bizanslılara geçmiş, 1213 yılında Anadolu Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat'ın emriyle Selçuklu kumandanı Hüsamettin Çobanbey tarafından zaptedilmiştir.
Moğollar tarafından bölgenin ikinci kez zaptına memur edilen Şemsettin Yaman Candar kumandasındaki ordu 1292 yılında Kastamonu'ya giderek Muzafferettin Yavlak Arslan birliğini bozguna uğratmış kendiside öldürülmüştür. Muzafferettin Yavlak Arslanın oğlu Mahmutbey, babasının intikamını almak için mücadeleye girmiş ve Şemsettin Yaman Candar'ı buradan batıya sürmeyi başarmıştır. Şemsettin Yaman Candar'ın ölümünden sonra Süleyman Paşa tarafından 1309 yılında Kastamonu yeniden zaptedilmiş, toprakları genişletilerek “Candaroğulları Beyliği”ni kurmuş ve Çobanlar hakimiyetine son vermiştir.
İsfendiyarbeyden sonra “İsfendiyaroğulları” adını da alan Kastamonu beyliği 1460 yılında Osmanlı İdaresine girinceye kadar önemli bir ilim ve kültür merkezi olmuş, bir çok ilim adamı yetiştirmiş, Osmanlılar zamanında da bu özelliğini devam ettirmiştir.
Kastamonu, Fatih Sultan Mehmet'in 1460 yılında Sinop'la birlikte bu şehri alarak Candaroğulları beyliğini ortadan kaldırmasından sonra Osmanlı devletine katılmıştır. Kastamonu Milli Mücadele sırasında lojistik destek açısından en güvenilir bölge olması nedeniyle büyük yarar sağlamıştır. Özellikle Ankara'ya İnebolu-Kastamonu yoluyla yiyecek, giyecek, para, cephane ve silah nakli yapılmıştır.
Cumhuriyetin ilanından sonra, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün “23-31 Ağustos 1925” tarihleri arasında Kastamonu'da yaptığı Kıyafet ve Şapka İnkılabı, Cumhuriyet döneminin önemli olayı olarak tarih sayfalarına geçmiştir.Bu süre “Kültür, tarih ve sanat haftası” ismini almıştır.

2/8/2007 - Pompeipolis`te bu yılki kazılar başladı

Pompeipolis`te bu yılki kazılar başladı
Kastamonu`nun Taşköprü ilçesinde, geçenyıl uluslararası kazı ekibi tarafından gün yüzüne çıkarılmaya başlanan Pompeiopolis Antik Kenti`nde bul yılki kazı sezonu başladı.
Kazı ekibinin başkanı Münih Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. LatifeSummerer, yaptığı açıklamada, Zımbıllı Tepe mevkisinde bulunan veuzmanların, arkeologların Efes Antik Kenti`nin ve Gaziantep Zeugma`nınbir benzeri olarak nitelendirdikleri Pompeiopolis Antik Kenti`nde ikincidönem kazı çalışmalarının başladığını bildirdi.
Geçen yıl 45 gün gibi kısa bir sürede geç Roma dönemine ait mozaiklivilla kalıntılarına ulaştıklarını ifade eden Summerer, "Bu yıl mimarikazı çalışmasına ağırlık vereceğiz ve geçen yılki açmalardan farklıolarak 4 açma daha yapmayı planlıyoruz" dedi.
Bu yılki çalışmalara 20 kişilik ekiple başladıklarını belirten Summerer,bu sayının otuza kadar çıkacağını ve çalışmaların 29 Eylüle kadararalıksız süreceğini söyledi.Zımbıllı Tepesi`nde 6 kilometre karelik bir alanı kapsayacak şekildekazı çalışması yapacaklarını belirten Summerer, geçen yılki kazılarda kısa sürede geç Roma dönemine ait villa kalıntısına ulaşmalarınınkendileri için mutluluk verici olduğunu ifade ederek, "Bu yıl ise ağırlık vereceğimiz mimari kazılar neticesinde buradan büyük bir Romahamamı, antik bir köprü, antik tiyatro ve mabet kalıntılarına ulaşmayıhedefliyoruz" diye konuştu.Bu arada, Kültür ve Turizm Bakanlığınca belirlenen kazınınkontrolörlüğünü Sinan Özbey yapıyor.
"ELİMİZDEN GELEN DESTEĞİ VERECEĞİZ"
Taşköprü Belediye Başkanı Mustafa Günay da yıllardır hayalini kurduklarıkazı çalışmalarında ikinci yıla gelinmesinin kendilerini sevindirdiğiniifade ederek, "Belediye olarak destek verdiğimiz kazı çalışmasınındevamı için elimizden geleni yapacağız. Pompeiopolis`i, Taşköprü ve ülketurizmine kazandırmak için çalışmalarımız sürecek" dedi.

KASTAMONU COĞRAFYASI

9/8/2007 - Kastamonu/Tarih ve Coğrafya
Bulundugu yer: Kastamonu Tarih
Kastamonu/Tarih ve Coğrafya

1.Konumu Ve Doğal Yapısı
Kastamonu ili Batı Karadeniz bölgesinde 41 derece 21′ kuzey enlemi i!e 33 derece 46′ doğu boylamları arasında yer alır. Deniz seviyesinden yüksekliği 775m.dir.Yüzölçümü 13.108,1 km2dir.
Kastamonu İli çoğunlukla engebeli arazilerden oluşmaktadır, ilin kuzeyinde Batı Karadeniz Dağları bulunmaktadır. Karadeniz sahiline paralel olarak isfendiyar (Küre) Dağları uzanmaktadır. Münferit olarak Yaralıgöz Dağı (1985m.), Göynük Dağı (1770m.), Dikmen Dağı (1471m.), Kurtgirmez Dağı (1450 m.) ,Güruh Dağı (1493m.), Ballıdağ {1400 m.),lsırganlı Dağı, Harami Dağı ve Elek Dağı önemli yükseltileri teşkil etmektedir. İlin güneyinde ise İlgaz Dağları uzanmaktadır. Bu Dağlar yüksek ve devamlıdır. Kuzeyde Gökırmak ve Araç Çayı, güneyde ise Devrez Çayı vadileri ile sınırlanmıştır. En yüksek noktası Çatalılgaz tepesi (2565m.) dır.
Kastamonu ili genel olarak dağlık olduğundan geniş ovaları yoktur. Buna karşılık vadiler etrafında ovacıklar göze çarpmaktadır. En önemlisi Gökırmak vadisidir. Devrez vadisinin il hudutları içinde kalan kısmı Tosya Ovasını meydana getirmektedir. Araç Çayı ve Daday Çayt gibi küçük çayların oluşturduğu ovalarda oldukça küçüktür.
2.Doğal Bitki Örtüsü
Kastamonu ilinde orman ve fundalıklar önemli bir oran teşkil etmektedir (%64), ormanlar daha fazladır (%56) ve Kastamonu İl merkezinin kuzeyinde sahil şeridi boyunca uzanan dağ silsileleri üzerinde iyice sıklaşır ve bu bölgeler sık orman bölgesidir.İlin Güneyinde İlgaz bölgesinde de yaprağını dökmeyen oldukça sık orman örtüsü hakimdir, ilde genelde orman ağaçları Kızılcam, Karaçam, Sarıçam, Göknar, ardıç gibi ibrelilerle Kayın, Meşe, Kavak, Kestane ve Çınar gibi yapraklılardan oluşmaktadır. Ayrıca Ormangülü, Çobanpüskülü, Kocayemiş, Böğürtlen, Yabani fındık gibi ağaççıklar da görülmektedir. Yağış ve nem oranı yüksek olduğundan zengin bir orman altı örtüsü vardır.
Ağaç örtüsünün bulunmadığı ve tarım yapılmayıp mera olarak kullanılan kısımlarda çeşitli türden buğdaygil ve baklagil yer bitkileri yer almaktadır. Bunun dışında örtünün bozulduğu yerlerde bazı dikenli bitkiler görülmektedir.
3.Kastamonu İli Fizyoğrafyası
Kastamonu İli çoğunlukla engebeli ve karışık arazilerden oluşmaktadır. İlin kuzeyini batı Karadeniz dağları kaplamaktadır. Karadeniz sahiline paralel olarak uzanan bu sıradağlara İsfendiyar (Küre) dağları adı verilir. Münferit olarak Yaralıgöz dağı (1985m), Göynük dağı(1770m), Dikmen dağı (1471m), Kurtgirmez dağı(1450m), Güruh Dağı(1493m), Ballı dağı (1400m), lsırganlı dağı, Harami dağı ve Elekdağ önemli yükseltileri teşkil etmektedir.İlin Güneyinde ise Ilgaz dağları uzanmaktadır.Bu dağlar yüksek ve devamlıdır. Kuzeyde Gökırmak ve Araç çayı, Güneyde ise Devrez çayı vadileri ile sınırlanmıştır. En yüksek noktası Çatalılgaz tepesi (2565m)’dir.
Kastamonu İli genel olarak dağlık olduğundan geniş ovaları yoktur. Buna karşılık vadiler etrafında ovacıklar göze çarpmaktadır. En önemlisi Gökırmak vadisidir.Devrez Vadisinin İl hudutları içinde lalan kısmı Tosya Ovasını meydana getirmektedir.Araç Çayı ve Daday Çayı gibi küçük çayların oluşturduğu ovalarda oldukça ufaktır.
İlde plato olarak Devrekani Ovası ile İlgaz eteklerinde oluşmuş Kadı Dağı gösterilebilir.
4.Kastamonu İli Drenaj Yapısı
Kastamonu ilindeki suların drenajı Gökırmak, Devrez çayı, Valay çayı, Araç çayı ve bunların kolları tarafından sağlanmaktadır. Gökırmağın en Önemli kolları Karaçomak, Karasu, Kumluca, Karadere. Akkaya ve Dona dereleridir ve Taşköprü İlçe sınırlarına kadar Daday çayı ismi ile akar. Valay çayı Devrekani sınırları içinden çıkarak Cide yakınlarından denize dökülür. Devrez çayı Ilgaz dağlarının güney eteklerinden çıkarak Tosya civarından geçer ve doğuya doğru akarak Kargı civarında Kızılırmağa karışır.Araç çayı Ilgaz dağlarından çıkıp Araç ilçesinden geçerek Karabük’te Soğanlı çayı ile birleşip Filyos adını alarak yoluna devam eder.
5.Alt Yapı
TOPLAM YOL AĞI

a) Karayolu
1.421 Km
b) Köy Yolları
10.139 Km
Asfalt
555 Km
Stabilize
5.198 Km
Tesviye
2.925 Km
Ham Yol
1.434 Km

KÖY İÇME SULARI
a) Sulu
b) Yetersiz
c) Susuz
Toplam
6.Su Kaynakları Ve Sulama Durumu
İlin başlıca su kaynakları Gökırmak, Devrez çayı, Devrekani çayı, Valay çayı, Araç çayı, Daday çayı, Karaçomak çayı ,Karasu, Kumluca , Karadere, Başören ve Dona dereleridir. Tüm derelerin sulama suyu olarak kalitesi T2, A1′dir. Yani sulamada toprakta yaratacağı, tuzluluk zararı orta ,sodyunv zararı düşüktür.Buda çok bitkinin sulanmasında kullanılabilir niteliktedir.
İlimizde sulamaya elverişli tarım arazisi 212587 hektar olup , toplam tarım alanı olan 367.445 hektar arazi içersindeki payı % 58′dir. Geriye kalan % 42′lik 154858 hektarlık tarım alanı ise kuru tarım yapmaya elverişlidir.
Sulamaya elverişli olan 212587 hektar tarım arazisinin ancak % 24′ü olan 51587 hektarlık bir bölümü sulamaya açılmıştır. Sulanan alan ilin toplam tarım alanının % 14′ünü teşkil etmektedir. İlde sulamaya elverişli durumda olup da sulamaya açılmayan 161000 hektar alanın sulamaya açılmasıyla İlde tarım ürünleri verim ve üretim miktarlarında oldukça büyük artışlar olacaktır.
7.iklim
Kastamonu İl sınırları içinde iklim genellikle birbirinden ayrılan iki Özellik gösterir. Karadeniz sahil kesiminde mutedil, iç kesimlerde yükseklikleri fazla ve denize paralel olan İsfendiyar dağ silsilesinin iç bölge ile irtibatını kesmesinden dolayı sert ve karasaldır. İlde yağış ilçelere göre farklılıklar gösterir. İç kesimden merkez ilçe , Tosya ve Devrekani, sahil kesimden İnebolu’ya ait iklim verileri aşağıda çıkarılmıştır.
8-Arazi Varlığı ve Arazinin Dağılım Durumu
Kastamonu ülkemizin önemli ormanlık alanlarından biridir, il arazi varlığının büyük kısmını ormanlık alanlar oluşturmaktadır. Tarım alanları ormanlık alanların yarısından daha azdır.
9.Kastamonu İli Toprak Yapısı
Kastamonu İlinde iklim, topografya ve ana madde farklılıkları nedeniyle çeşitli büyük toprak grupları oluşmuştur.Bunların yanı sıra toprak örtüsünden yoksun bazı arazi tipleri de görülmektedir.
Kastamonu İli toprak varlığının büyük bir kısmı organik maddece zengin orman toprağı içermektedir.İklim ve fizyoğrafik yapının müsaade ettiği kadar üzerinde her türlü kuru tarım ve sulanabilen alanlarda da sulu tarım kültürü yapılması uygundur.
Sebze Ekılış, Üretimi Ve Verimi
İlimiz sebze üretimi yönünden çok zengin olmamakla birlikte, iklim ve arazi şartları İmkan verdiği ölçüde değişik sebzelerin üretimi yapılmaktadır. Aşağıdaki Tabloda 2004 yılı sebze ekiliş, üretim ve verim durumuna ait değerler görülmektedir.
İlimizde sebze üretiminin az olmasının en önemli sebebi kışların uzun ve sert geçmesi ve bazı sebzelerin yetişmesine imkan sağlayacak vejetasyon süresinin yeterli olmamasıdır. Ancak buna rağmen ilin sebze ihtiyacı yaz aylarında büyük ölçüde karşılanabilmektedir.
En çok üretimi yapılan sebzeler arasında taze fasulye, lahana ve marul gibi sebzeler sayılabilir.
2004 Yılı Faaliyetleri
Önceki yıllarda olduğu gibi DİE ve diğer kurum ve kuruluşlardan gelen yazı ve istenen bilgilere zamanında cevap verilmiştir. Ayrıca İstatistik birimi II Bilgi İşlem birimi şeklinde faaliyet göstererek Kastamonu ili genel ve tarımsal yapısı hakkında olabildiğince bilgi toplamaya çalışmıştır. 2004 Yılında bütün veriler bilgisayar ortamına kaydedilerek bundan sonra verilere daha kolay ulaşılması sağlanmıştır.
İl genelinde Köyler bazında Muhtarlıklar kanalıyla tarımsal konulardaki istatistiki bilgilerin sağlam bir temele oturtulması amacıyla çalışma başlatılmış olup halen bu çalışma devam etmektedir. ■
Tarla Ürünleri Ekiliş Üretim Ve Verimi
İlimizde tarla bitkileri ekiliş alanları içersinde en önemli yeri buğday almaktadır. Ancak hububat ürünlerinin İlimizde verimliliğinin yüksek olmadığı ve bu sebeple hayvancılığın yoğun olarak yapıldığı İlimizde hububat ekim alanlarının yerine yem bitkilerinin ekilmesinin daha karlı olacağı düşünülmektedir.
İlimizde endüstri bitkilerinden şeker pancarı ve kenevir üretimi, bu ürünlerle ilgili fabrikaların bulunması nedeniyle, önemli bir ekonomik hareketliliğe sebep olmaktadır. Bu fabrikaların hammadde ihtiyaçları büyük ölçüde il genelindeki üretimden karşılanmaktadır.
Sarımsak üretimi ilimiz Taşköprü ilçesinde yapılmakta olup, nicelik ve özellikle nitelik yönünden ülkemiz sarımsak piyasasında önemli bir yeri vardır. Özellikle son yıllarda sarımsak fiyatlarındaki artışlar bu ürüne olan ilgiyi giderek artırmaktadır. İl Müdürlüğümüz sarımsak üretiminin daha teknik ve ekonomik yapılabilmesi için Sarımsak Üretiminde Makineleşme Projesi geliştirerek İl Özel İdare Müdürlüğünün katkıları ile uygulamaya koymuştur. Bu amaçla sarımsak kalibre ve dikim makinesi getirilerek, çiftçilerin hizmetine sunulmuştur. Böylece çiftçilerimizin zaman ve tohumluk israfı önlenerek, üretimde verimliliğin artması sağlanmıştır.
Pirinç üretimi. Tosya ve Hanönü İlçelerimizde yapılmakta ve ülke genelinde isim yapmış olan Tosya pirincinin İlçenin sosyo-ekonomik yapısına katkısı önemlidir.